"Acıdan kaçma çabası, daha fazla acı yaratır."
-Gabor Maté
Şema Terapi
Şema terapi, Jeffrey Young ve meslektaşları tarafından geliştirilen ve bilişsel-davranışçı, bağlanma, Gestalt, nesne ilişkileri ve psikanalitik gibi ana akım terapi yaklaşımlarını bütünleştiren bir yaklaşımdır.
Odak noktası, bireylerin çocukluk dönemindeki temel duygusal ihtiyaçlarıdır. Buna göre her çocuğun başkalarına güvenli bağlanma, ihtiyaç ve duygularını ifade etme özgürlüğü, gerçekçi sınırlar ve özdenetim, spontanlık ve oyun ve hareket özgürlüğüne ihtiyacı vardır. Çocuğun bakım verenlerle ilişkisinde işler ters gittiğinde ve çocuğun temel duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında, erken dönem uyumsuz şemalar oluşmaya başlar. Erken dönem uyumsuz şemalar, yetişkinlikte kişinin psikolojik refahı üzerinde zararlı etkilere yol açar. Şema Terapi'yi diğer yaklaşımlardan ayıran benzersiz yönlerinden biri de sınırlı yeniden ebeveynlik kavramıdır. Terapist, danışanın erken dönemde karşılanmamış temel duygusal ihtiyaçlarını psikoterapi sınırları içinde karşılar. Sınırlı yeniden ebeveynlik ile terapist, danışanın kendisine iyi bir ebeveyn olabilmesini destekler.
Şema terapide mod kavramı, mevcut durumda ortaya çıkan içimizdeki bir yöndür. Şemalar bir araya geldiklerinde modları oluştururlar. Üç farklı şema modu tanımlanır: işlevsel olmayan çocuk modu, işlevsel olmayan ebeveyn modu ve işlevsel olmayan başa çıkma modu. Mutlu çocuk modu ve sağlıklı yetişkin modu ise sağlıklı ve işlevsel modlardır. Şema terapi, insanların kırılgan çocuk modları için çocuk yanlarını tanımalarına yardımcı olur. Aynı zamanda kişilerin çocukken istismara ve ihmale uğradıkları erken dönem deneyimleri de belirli tekniklerle ele alınır. Şema terapide öfkeli, şiddet eğilimli, dürtüsel, şımarık çocuk modlarına sınır koymak, kırılgan çocuk yanlarını iyileştirmek ve içimizdeki doğal ve mutlu çocuk modunu geliştirmek amaçlanır. Bir diğer amaç ise sağlıklı yetişkin modunu güçlendirmektir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
Bilişsel Davranışçı ve Duygusal Terapi, düşünceler arasındaki etkileşimlere odaklanan kısa, bilimsel olarak onaylanmış terapilerdir:
-
Düşünceler
-
Davranışlar
-
Duygular
Çok sayıda bilimsel çalışma bu terapilerin etkinliğini ortaya koymuştur. BDT başlangıçta depresyon hastalarına yardımcı olmak için oluşturulmuştur, ancak günümüzde farklı ruhsal bozuklukları ve semptomları (anksiyete, bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk kompulsif, bağımlılıklar ve yeme bozuklukları, ...) iyileştirmek ve yönetmek için kullanılmaktadır.
Bilişsel, Davranışsal ve Duygusal terapi, nasıl hissettiğimizi ve nasıl davrandığımızı belirlemede düşüncelerin, inançların, geviş getirmelerin önemini vurgular. Düşüncelerimizin analizi, gerçekliğin "yorumlarının" yaşam kalitemiz üzerindeki olumsuz etkisini vurgulamamızı sağlar. Gerçekliği ve kendimizle ilgili yargıları çarpıtmadan durumları hassasiyet ve sakinlikle inceleyebildiğimizde, uzun vadede daha mutlu hissetmek için nasıl uygun şekilde tepki vereceğimizi daha iyi bilebiliriz. Gerçekliğin bu yanlış yorumları, kökleri genellikle çocukluğumuza dayanan yaşam deneyimlerimizle bağlantılıdır. Birlikte, şu ya da bu şekilde davranmamıza ve acı çekmemize neden olan düşünce kalıplarını tespit ederiz.
Bu nedenle, bazı yaygın inanışların aksine, BDT sadece şimdiki zamanın incelenmesine dayanmaz, aynı zamanda erken çocukluktan bugüne kadar olan tüm deneyimlerimize de dayanır.
BDT "aktif" bir terapidir. Seans sırasında ve aynı zamanda evde de somut egzersizler yapılır. Belirtilerinizi anlamlandırmanıza yardımcı olmak için seans sırasında psikoloji kavramları (Psikoeğitim) da sunulur. Daha sonra, nereden geldiğini, nasıl devam ettiğini anlayarak kısır döngüden erdemli bir döngüye geçmek için somut çözümler uygularsınız.
EMDR
EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisi, travmalar veya talihsiz yaşam olaylarıyla ilişkili olumsuz duyguların tedavisinde kullanılan terapötik bir tekniktir. Travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) yanı sıra depresyon, intihar düşünceleri, uyuşturucu veya alkol bağımlılığının tedavisinde de kullanılır. EMDR terapisi uzun vadede bu travmaları azaltmayı amaçlar.
1987 yılında Amerikan psikolog F. Shapiro, hatırladığı üzücü bir anın etkisinin parkta sallanan çocukları seyrederken hafiflediğini fark etmiş ve bu deneyimi araştırma sonucunda bu yaklaşımı geliştirmiştir.
EMDR terapisi nasıl çalışır?
Terapist, göz hareketleri aracılığıyla soldan sağa (ve tam tersi) giden "iki duyusal", dönüşümlü uyaranlar kullanır.
Daha seyrek olmakla birlikte, uyaranlar işitsel de olabilir.
Görsel bir uyaran söz konusu olduğunda, terapist hastanın takip etmesi gereken canlı parmak hareketleri yapar. İşitsel uyaran durumunda, bir kulaklık takılır ve sesler sol kulaktan sağ kulağa değişir. Bu, beynin genellikle aktive edilmeye alışkın olmayan bölgelerini aktive eder. Gözler uyarılırken duygular serbest bırakılır. Süreç ilerledikçe seansta daha fazla duygu serbest bırakılır.
Bu uyarım, travmatik bilgiyi normalde duygularla bağlantılı olan limbik beyinde değil, kortekste yeniden yapılandırır. Bu işlem genellikle beyin tarafından doğal ve kendiliğinden yapılır, bu yüzden çoğu duygu çok az iz bırakır.
Bir travma veya canlı bir duygu ortaya çıktığında, hafıza duygusal beyne aşırı yatırım yaptığında ve korteks tarafından işlenemediğinde travmatik semptomlar ortaya çıkar ve devam eder. Göz hareketlerinin neden olduğu yeniden kodlama, bu anıyla ilişkili duygusal yükü azaltır. Bu nedenle EMDR'nin amacı travmatik bir anı ya da zor bir yaşam olayıyla ilişkili duygusal yükü azaltmaktır.
Yaklaşık 30 yıldır EMDR terapisi, dünya çapında araştırmacılar ve klinisyenler tarafından yürütülen çok sayıda kontrollü bilimsel çalışma ile etkinliğini kanıtlamıştır. Günümüzde EMDR terapisi kaygı problemlerinden, özgül fobilere, özgüven eksikliğinden depresyona uzanan geniş bir yelpazede uygulanmakta ve etkinliği ile ilgili çok sayıda araştırma yayınlanmaktadır. Konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek için emdr-tr.org sayfasını ziyaret edebilirsiniz.